Kısırlığa sebep olan faktörler arasında öne çıkanlardan birisi de yaş faktörüdür. Özellikle yaş ilerledikçe, çiftlerin çocuk sahibi olma ve gebe kalma süreçleri üzerindeki dinamikler değişebilir.
Bazı genetik sendromlar, örneğin akondroplazi, nörofibromatozis, Marfan sendromu ve osteogenezis imperfecta, kısırlık hikayesi konusundaki etkileri artırabilir. Bunun yanında, erkeklerde yaş faktörü de göz ardı edilmemesi gereken bir husustur. Özellikle de 40 yaşından sonra insanlardaki sperm kalitesi ve miktarı azalabilir, bu da çiftlerin gebelik şansı üzerinde olumsuz bir etki yaratabilir.
Kadının yaşı, kısırlık konusunda belirleyici bir diğer önemli faktördür. Özellikle ileri yaştaki kadınlar, bebek sahibi olmak isteyen çiftler arasında ise belirli zorluklarla karşılaşabilirler. Günümüzde gelişen tıbbi imkanlarla 40 yaşında ve sonrasında gebe kalma düşüncesi mümkün olmaktadır. Ancak geçmişte özellikle de 35 yaşından sonra dahi gerçekleşmesi güç bir durum olarak biliniyordu.
Tüp bebek tedavilerinden, çocuk sahibi olmak isteyen fakat bunu başaramayan, belli şartlara uyan tüm çiftler yararlanabilir. Ancak yaş faktörü, bu tedavilerin başarı oranını etkileyen bir parametredir. 35 yaş sonrası dönemde kadınların yumurta sayısı ve yumurtalık rezervi azalabilir, bu da gebelik şansı üzerinde etkilidir.
Üreme sağlığı, toplumda çiftlerin mutlu ve sağlıklı bir aile kurmalarının temel taşıdır. Ancak bazı durumlar ve faktörler, insanların istedikleri gibi çocuk sahibi olmalarının önünde engel teşkil edebilmektedir. Aşağıda sıralanan maddeler bunlardan en sık karşılaşılanlarıdır:
İleri yaş, kısırlık üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle kadınların yaşının ilerlemesi, yumurta kalitesi ve sayısını olumsuz etkileyebilir. Erkeklerde de yaş ilerledikçe sperm kalitesi azalabilir. Bugün her yüz çiftten yaklaşık 20'sinde bu problemle karşılaşılmaktadır.
Kadınlar arasında yaş faktörü, hamilelik süreci üzerinde belirleyici bir öneme sahiptir. İnsanlarda yaşın ilerlemesiyle birlikte, doğal olarak üreme kapasitesi ve gebe kalma şansı azalabilir. Bu nedenle çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin tüm faktörleri değerlendirip doğru zamanda hareket etmeleri ve gerekiyorsa alternatif çözümlere yönelmeleri büyük önem taşır.
Bir kadının yumurtalık rezervi, zamanla azalma eğilimi gösterir. Doğuştan sahip olunan yumurta sayısı, zamanla azalır ve bu da doğal olarak gebe kalma şansını etkiler. Özellikle 35 yaşından sonra, yumurtalık rezervinde daha belirgin bir düşüş görülebilir. Yaşlanma, sadece yumurta sayısını değil, aynı zamanda kalitesini de etkiler. Yaşlı yumurtaların genetik anomalilik riski artabilir, bu da düşük yapma ihtimalini ve kalıtsal bazı sorunları beraberinde getirebilir.
Öte yandan ileri yaş, yumurtlamada düzensizliklere yol açabilir. Düzensiz yumurtlama, gebe kalma şansını azaltabilir veya hamilelik sürecini zorlaştırabilir. Ayrıca bu dönemde hamilelikte komplikasyon riski de artar. Özellikle 40 yaşından sonra, bu olasılık daha da yükselir.
Kısırlık, üreme sağlığıyla ilgili bir konu olarak genellikle kadınlarla ilişkilendirilse de, bu insanlar arasında yerleşmiş yanlış bir anlayıştır. Son yıllarda yapılan araştırmalar baba adaylarının yaşının da üreme yeteneği üzerinde önemli bir etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Erkeklerde yaş faktörü, çiftlerin doğurganlık kapasitesi ve sağlığı açısından dikkate alınması gereken bir konudur.
Bir erkeğin yaşının ilerlemesi, sperm kalitesini ve miktarını olumsuz etkileyebilir. Yaşlı kişilerde sperm sayısı doğal olarak azalır ve morfolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durum, döllenme kapasitesini ve kişinin eşini gebe bırakma olasılığını düşürebilir. Öte yandan erkeklerde yaşlılık, çocukta genetik anomali görülme riskini de artırabilir. Yaşlı baba adayları, bu sorunların bir sonraki kuşağa taşınmasında daha riskli sayılırlar.
Erkekte yaş faktörü, alternatif doğurganlık tedavileri özelinde de önemli bir belirleyicidir. Özellikle tüp bebek gibi yardımcı üreme tekniklerinde, ileri yaştaki bireyin sperm kalitesi ve döllenme yeteneği genç çiftlerle kıyaslandığında genellikle daha düşüktür. Günümüzde pek çok kişi, daha olgun dönemlerinde baba olmayı tercih etmektedir. Ancak bu seçim yapılırken üreme sağlığının da dikkate alınması önemlidir. İleri yaşlarda baba olmayı düşünen erkeklerin bu alanda daha bilinçli olmalı ve sağlık uzmanlarına danışarak gerekli adımları atmaları gerekmektedir.
Tüp bebek tedavisi, cinsel sağlık sorunları yaşayan çiftler için umut verici bir seçenektir. Özellikle ileri yaşlarda çocuk sahibi olmak isteyen kişiler için büyük bir şans olarak değerlendirilebilir. Ancak başarı ihtimali bazı faktörlere bağlı olarak değişkenlik gösterir. Geç yaşlarda tüp bebek tedavisi planlayan kadınlar, yumurtalarını dondurarak ileride kullanma olanağına sahip olabilirler. Bu yöntem, daha genç yaşlarda elde edilen yumurtaların tedavi sırasında kullanılmasını sağlar, böylece uygulamadaki başarı şansını da artırabilir.
Belirli bir yaş grubunda tüp bebek tedavisi planlanırken hem kadınların hem de erkeklerin sağlık durumlarına dikkat etmesi oldukça önemlidir. Sağlam bir vücut, tedavide başarı olasılığını artıracaktır. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme ve stresten kaçınma gibi faktörler, hazırlık sürecinde etkili olur. Bunun yanında sigara ve alkol tüketiminin de bırakılması uzmanlar tarafından sıklıkla tavsiye edilir.
Tüp bebek tedavisi, duygusal olarak zorlu bir süreç olabilir. İleri yaşlarda bunu planlayan çiftler, psikolojik destek alarak bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yönetebilirler. Bu düşünceye sahip olan partnerlerin öncelikle mutlaka bir üreme sağlığı uzmanına danışması elzemdir. Doktorlar, kişilerin sağlık durumlarını kapsamlı bir şekilde değerlendirerek kendilerine en uygun tedavi planını önerirler. Türkiye’nin en iyi kısırlık tedavisini gerçekleştiren Op. Dr. Nurettin Türktekin, çocuk sahibi olmak isteyen ancak sorunlarla karşılaşan kişileri kliniğine bekliyor. Prosedürler hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen bize ulaşın.
Yumurtalık kistleri, yumurtalığın içinde görülen içi sıvı ile dolu kese veya keseciklerdir. Normalde her adet döneminde overler içinde yumurta hücresini taşıyan ve boyutları 3 cm'ye ulaşabilen folikül adı verilen kist oluşur. Sonra bu kist çatlar ve yumurta açığa çıkar. Gençlerde yumurtlama sorunu olan kızlarda çatlayamayan normal ya da fizyolojik folikül kistleri her ay büyüyerek 5-10 cm ye ulaşabildikleri gibi polikistik over diye adlandırdığımız küçük 0.5-1 cm boyutlarında dizi halinde çok sayıda görülebiliyor. Bu fonksiyonel olan kistlerin dışında iyi veya kötü huylu yumurtalık kistleri de her yaş grubunda görülebilmektedir.
En sık görülen fonksiyonel yumurtalık kistleri dışında kistler iyi veya kötü huylu tümöral kistler şeklinde olabilirler. Ayrıca enfeksiyon sonucunda apse şeklini almış kistler görülebilir ki bu duruma genellikle ağrı ve yüksek ateş eşlik eder.
İleri yaşta hamilelik süreci zorlu olabilir, bu nedenle psikolojik destek almak duygusal olarak destek sağlayabilir.
Çünkü 35 yaşından sonra, yumurta rezervi ve kalitesindeki düşüş nedeniyle hamilelik şansı azalır.
İleri yaşlarda tüp bebek tedavisinde donmuş yumurta kullanımı ve çiftlere en uygun tedavi yaklaşımının belirlenmesi başarıyı artırabilir.