Progesteron hormonu, aslında çatlayan bir yumurtanın ürettiği bir hormondur ve rahmi embriyonun tutunması için hazırlar. Normal bir adet döngüsü yaklaşık 28-30 gün sürer ve bu döngünün yaklaşık orta bölümünde, yani 14-16. günlerde bir yumurta çatlar. Çatlayan folikül, bizim için sürekli progesteron üreten bir fabrika haline gelir ve “corpus luteum” olarak adlandırılır. Üretilen progesteron, kalınlaşmış olan rahmi implantasyon için hazırlar. Yaklaşık 5-7 gün boyunca progesteron sürekli yükselir ve bu yükselişin sonunda artık bir embriyonun rahime tutunmasını bekleriz. Eğer ilişki olmuşsa ve bir embriyo oluşmuşsa, progesteron seviyesi gebelik süresince, yani 9 ay boyunca yüksek kalır ve bu dönemde kadın adet görmez. Ancak bu dönemde bir embriyo tutunamadıysa veya gebelik gelişmediyse progesteron hızla düşer ve ardından adet kanaması dediğimiz menstruasyon gerçekleşir.
Tüp bebek tedavisine başladığımızda, bildiğiniz üzere öncelikle yumurtalıkları uyarmak için yüksek dozlarda FSH hormonu veririz. Böylece birden fazla folikül üretmeye başlarız. Bu foliküller sürekli östrojen üretir ve kandaki östrojen miktarı giderek yükselir, rahmi kalınlaştırmaya başlar. Belli bir aşamaya geldiğimizde, foliküller olgunlaştığında, çatlatıcı iğne (trigger) yaparız. Çatlatıcı iğne, ovülasyonla sonuçlanan bir süreci başlatır ve ovülasyon gerçekleşmeden önce yumurtaları toplarız. Topladığımız yumurtalar, laboratuvarda sperm ile birleşmeye hazır hale gelir. Ancak bu dönemin son birkaç gününde vücutta progesteron hormonu yükselme riski vardır. Biz bu durumu mutlaka kanda test etmek isteriz. Eğer yumurtayı toplamadan önce progesteron 1.5 gibi bir değerin üzerine çıkarsa, embriyo transferi imkansız hale gelir ve embriyoların tamamını dondurmak zorunda kalırız. Progesteronun bu durumda bize en büyük faydası, tutunmayacak bir embriyoyu boş yere transfer etmememizi sağlamasıdır.
Ayrıca donmuş embriyo transferlerinde de progesteron hormonunu sıklıkla kullanırız. Kanda tespit etmeye çalışırız. Progesteron hormonu kullanacağımız dönemden önce kandaki progesteronun yükselmesi, başarısız bir transferle sonuçlanacak bir tedavi olacağını gösterir. O halde, progesteron hormonu doğal yolla kendiliğinden erken oluştuğunda ve bizim beklentimizden daha erken kanda yükseldiğinde tedaviyi olumsuz etkiler. Bu nedenle, tedavi süresince progesteron hormonunun takip edilmesi, gebelik başarısını doğrudan etkiler.
Dilerseniz bir yandan da Tüp Bebek Tedavisi Konusunda Başarıyı Artıran Faktörler Nelerdir? başlıklı içeriğimi de inceleyebilirsiniz.
